Çocukta Ruhsal (Psikiyatrik) Sorunlar İle İlgili Genel Bakış
Yapılan bilimsel gözlem ve incelemeler, çocuk ve ergenlerde psikiyatrik /psikolojik problemlerin çok yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. Takriben her 4-5 çocuktan birinde tanı konulan ve tedavi gerektiren en az bir psikiyatrik bozukluk bulunmaktadır.
Bu Bozuklukların hemen hemen yarısı nöro-psikiyatrik nitelikte problemlerdir. Temelde ağırlıklı olarak genetik nedenlerle oluşan biyolojik hastalıklardır. Bu hastalıkların önemli bir kısmında güçlü ve etkin tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Etkili ilaç ve hedefe yönelik terapi yöntemleri önemli iyileşme etkisi ortaya çıkarmaktadır.
Çocukta Psikiyatrik sorunların oluşumunda ailevi faktörlere, anne babalık hatalarına ve tutumlarına, çocuğa yönelik terbiyevi yöntemlerin etkisine, hatta toplum düzeyindeki sosyal, siyasal ve ekonomik faktörlere büyük bir önem atfedilmesine rağmen, bilimsel araştırmalar, genetik biyolojik kökenli psikiyatrik hastalıkların oluşumunda bahsedilen bu faktörlerin dikkate değer bir etkisi olmadığını ortaya koymaktadır.
Otizm, Asperger, Öğrenme bozuklukları, Dikkat eksikliği Hiperaktivite, Bipolar Bozukluk, Depresyon(endojen), Obsesif Kompulsif Bozukluk, Sosyal Fobi, Kaygı Bozuklukları, Tik ve ilişkili Bozuklar, Zeka Geriliği gibi durumlar bu kapsam içindedir.
Oluşumunda çevrenin, psikolojik faktörlerin, aile tutum ve davranışlarının önemli yer tutmadığı psikiyatrik sorunlarda kimin ne amaçla yaptığı belli olmayan terapi, danışmanlık, aile görüşmeleri, oyun terapileri zaman ve para kaybedilmesine, tanı ve gerçek tedavinin gecikmesine, hastalığı bulunan çocuğun ailesinin maddi ve manevi olarak tükenmesine yol açmaktadır.
En önemli ve ilk adım mesleki birikim ve bilgisine güvenilebilecek bir hekim ve onun yetkin ekibi tarafından teşhis konulması ve sonra uygun tedavi seçeneklerinin aileye ve çocuğa sunulmasıdır ve karar verilmesidir. Bu aşama olmaksızın yapılan her uygulama tanı ve tedavi konusunda eksiklikler hatta temelden ters ve yanlış uygulamalarla çocuk ve ailesine zarar verilmesine yol açacaktır.
Bir çocukta anne baba ve öğretmenlerin en çok ilgilendiği ve beklentiye girdikleri konu başlığı okul başarısı ve ders çalışmadır. Dolayısıyla da okul başarısızlığı ve/veya ders çalışamama en sık başvuru nedenlerinden biri olmaktadır.
Bu konuda muayene ve akabinde yapılacak zeka, dikkat, yürütücü işlevler ve öğrenme bozukluğu testleri hayati önem taşımaktadır. Detaylı testlerden sonra ilaç ve psiko-eğitim ile "Ders çalışabilme" ve "okul başarısı" konusunda hemen her zaman önemli ilerleme ve düzelmeler ortaya çıkmaktadır.
Dikkat eksikliği ve/veya Hiperaktivite, özel öğrenme bozuklukları, zeka gerilikleri, duygusal sorunlara bağlı dikkat, hafıza, odaklanma, anlama kavrama alanında ortaya çıkan ikincil sorunlar hızla ve başarıyla tedavi edilebilmektedir.
Psikiyatrik muayene ile birlikte; genellikle WISC_R zeka (IQ) testi, dikkat ve bilgisayar temelli yürütücü işlev testleri, ve okuma, aritmetik ve yazı yazma becerilerini değerlendiren akademik beceri ölçme araçlarının uygulanması ile tam bir teşhis ve ayırıcı tanılar ortaya konur.
Ancak bu surette konulan tanı ve önerilen ilaç ve eğitim tedavilerine güvenmek mümkündür. Bu şartlara haiz olmayan tanı ve tedavi süreçleri eksik hatta zarar verici olabilir.