Disosiyatif kimlik bozukluğu, sadece psikoterapi ile tedavi edilebilen, son derece ağır bir ruhsal bozukluktur.
Bu terapiye "travma ve disosiyasyon yönelimli psikoterapi" denilebilir.
Sadece bir hastayı son noktaya, yani füzyon, yani birleşme, yani tek kişi olabilme düzeyine ulaştırabilen bir hekim ya da psikolog terapist, sadece dıd değil, tüm psikoterapi ekollerinde ileri seviye bir uzman terapist kabul edilebilir.
Çünkü ortalama 4-7 yıl süren yoğun psikoterapi süresince, cbt, davranışçı terapi, travma yönelimli terapi, gestalt terapi, logoterapi, diyalektik davranışsal terapi, destekleyici terapi, hatta bazen psikanalitik yönelimli dinamik psikoterapi ilke, esaslarının ve yöntemlerinin uygulanması sözkonusudur.
Devlet ya da sigorta şirketlerinin karşıladığı fiyatlarla dahi, usa'da en az 120 bin dolar gibi bir maliyet olur.
Çoğu durumda hekim becerisinden çok ( psikoterapi ile ilgili asgari bir doğal yetenek şarttır tabii) mağdurun hak arama, korunma, ve hayat devamlılığını sağlama gibi paraya taalluk eden konular daha önemlidir.
Hekimin dıd'yi bilmesi ve psikotravmatoloji ile ilgili bilgi ve deneyim sahibi olması şarttır.
Aşağıda son derece başarılı bir dıd terapistinin (dr turgut kundakçı) bir vakasının, basın diliyle anlatımı mevcuttur.
Keşke hekim ya da hastası zaten herşeyiyle kamoyuna mal olmuş, hatta akşam gibi havuz gazetelerinde dahi yer bulmuş bu haberin gerçeğini kitaplaştırabilseydi.
Özellikle terapi alan kişi terapide ulaştığı füzyon (birleşerek tek kişi olma) sonrası, hangi tipte ve nasıl bir kişilikte bir insana dönüşöüştür?
Gösterdiği bu mücadele azmi nasıl bir şeydir? Özden gelen savaşçılık ve pes etmeme mi, yoksa sahşp olduğu sanatsal yetenekler mi? Yoksa adalet duygusu mu? Bu kadını, ne böyle üstün ve mücadeleci kılmıştır?
Yeni ulaşılan bir iç zenginliği var mıdır?
İyileşmeyen şeyler kalmakta mıdır?
Dıd hastalarımızın hep sorduğu "bu yaşadıklarımın anlamı ne" sorusu cevap buluyor mu? Yaşadıkları ve iyileşme sonunda sosyal siyasi, felsefi, spiritüel, dini görüşlerinde değişiklik oluştu mu?
"Hayatın anlamı" ve varoluş perspektifinde yeni oluşan içerik ve görüntüler var mı?
Derinlikli bir insan oldunuz mu? Zaten öyle olduğunuz için mi iyileştiniz?
Doğuştan gelen disosiyasyon yeteneği bir lutuf mu? Bir azap mı?
Dıd'yi gerçek bulmayan insanlar hastalar ve tıp otoritelerine diyeceğiniz bir şeyler var mı?
Size maliyeti ne oldu terapinin? Türkiye de kaç kişi bu hastalığa sahip olsa bile bu maliyeti karşılayabilir diye düşünüyorsunuz?
Terapiden çıkıp babasının evine geri dönmek zorunda kalan ilk, orta ve lise öğrencisi dıd hastası çocuklar için sosyal sorumluluk üstlenir mi?
Mesela bunlara bir ev tutulması ya da yurt gibi bir şey inşa edilmesi konusunda fikirleri nelerdir?
Evet keşke yazsalardı.